Bir makalede okumuştum, alt sınıftan birinin kendini kurtarma ihtimali %13 imiş.
Aile ne ise, kişi de o oluyor. Zincirleri kırıp güzel bir hayat yaşama şansı istatiksel olarak da çok düşük.
Boğaziçi’nde okuyorum; öğrencilerin çoğu üst sınıftan. Okula millet arabayla geliyor, Boğaziçi kazandı diye öğrencinin ailesi etilere taşınıyor. Bense Pendik’ten 4 vesait ile anca gidiyorum. Gidiş geliş 8 araç. Günde 4 -4.30 saatim yollarda geçiyor. Bu şanssızlık değil de nedir?
Ben aslında tıbba geçip kolay kendimi kurtarmak istiyordum. Ama şehir dışında ailemin okutmaya maddi gücü olmadığı için mecbur İstanbul’da kalmak durumunda kaldım.
Bunlara ek, ben meslek lisesinde okudum. Ailem ilkokul mezunu kişiler. Eğitim hayatıma bırakın ilgilenmeyi hep köstek oldular. Okulumdaki kişiler, Kabataş, Galatasaray, İstanbul erkek gibi liselerden mezunlar. Boğaziçi’nde bırakın Anadolu lisesini, fen lisesi mezunu bile kolay kolay bulamazsınız. Büyük kısmı marka liselerden mezun.
Aileniz eğitim hayatına yardım etmedikçe, Daha çocuksunuz, ileride ne olacak umurunuzda değil, sizi yönlendiren kimse de yok. Cağaloğlu lisesine nasıl girebilirsiniz?
Bu şanssızlık değil de nedir?
Ayrıca bizim akrabaların alayı ilkokul mezunu cahil kişiler. Bir tek ben okuyorum. Çoğu kuzenim benden küçük olmasına rağmen çalışmaya başladı. Amcam, zaten el oğluna gidecek neden kızımı okutayım diyor. Bu şartlara altında, o çocukların nasıl çevrelerinden sıyrılmalarını bekliyorsunuz?
Suç ve ceza’da geçiyordu: her şey insanın yaşadığı ortama bağlıdır, her şeyi belirleyen çevredir; insansa bir hiçtir.
Bu tarz cahil ailelerin elinde mahsur kalmış kişilerin hikayelerini okumak isterseniz şuraya bir bakın;
yalnizyurumeyeceksin.com